Pazar, Haziran 4, 2023
Ana Sayfa Blog

Büyük Bedenler İçin Gelinlik Tercihi

0


Her genç kızın hayali birgün gelinlik giymek ve en özel gününde en hoş şekilde gözükmektir. Çevresel faktörler, sağlık sorunları ve bazen aşırı iştahlı olma durumu yaşayan büyük beden gelinler için en doğru şekilde kendi düğünlerine nasıl hazırlanmalılar ve nasıl gelinlik seçmeliler.


En doğru gelinlik seçimi dört aşamada planlamalıdır.
1) Düğün zamanı ve mekanı
2) Doğru kalıp
3) Doğru kumaş
4) Karakter yapınıza uygun doğru model
5) Zamanın moda akımı


Her ne kadar çok model araştırsak da kendimizi en iyi hissedeceğimiz gelinlik o an giydiğimizde bize gerçekten gelin oldum hissi veren işte bu dediğimiz ve içinde en rahat ve şık hissettiğimiz doğru kalıpla ve kumaşla dikilmiş tasarımdır. Kişiye özel dikim için hali hazırda bulunan moda evleri yada dikimle uğraşmak istemeyen gelinler için hazır giyim gelinlik üreten mağazalar bizlere en güzel hizmeti sunmak için varlar. Peki bu durum büyük beden gelinler içinde geçerli mi ? piyasa şartları ve insanları tek tip bir kalıba sokmak isteyen ayrımcı zihniyet genelde büyük beden gelinleri es geçmekte. Hazır giyimde bulunan gelinlikler genelde 48 bedeni geçmemekte. Bu durumu yaşayan gelinlerimiz iyi bir araştırma sonucu kendileri için en uygun buldukları moda evlerinde özel dikim yaptırmakta çareyi ararlar. Birçok farklı vücut yapısı vardır doğru planlamayı terzinizle konuşup yapmalısınız. Kumaşı görmeden dokunmadan üzerinizde tutmadan asla modele karar vermemelisiniz ve hatta size uygun olduğunu düşündüğünüz kalıbı daha uygun bir kumaşla ön çalışma olarak terzinizden istemeli ve üzerinde zevkinize göre değişiklikler yapmalısınız.


Büyük beden de doğru sonuç için doğru kalıp, doğru kumaşla birleşmelidir. Tamamen boydan olan altı parça gelinlikler bel bölgenizi daha ince gösterirken A kesim fazla kabarık olmayan bir kalıp alt bedende ki kusurlu kapatacaktır. İri kol yapısına sahip hanımlar kollarda dantel detaylarıyla fazlalıkları kapatırken daha şık bir görüntüye kavuşacaktır. Uzun kuyruk ve duvak kullanmanız sizi olduğunuzdan daha uzun ve ince gösterecektir. Kaçınılması gereken bir kalıp da iddialı göğüs açıklığına sahip, straplez kalıptır. Bunun yerine yan kol altlarınızı kapatacak sırtınızı daha zarif gösterecek ve ön göğüs dekoltenizi derleyip toparlayıp belinizi daha ince gösterecek olan doğru yaka açıklığına sahip bir kare yaka ve göğüs büyüklüğüne orantılı ince bir bele dengeli V yaka gelinlik ve çok kabarık olmayan A kesim uzun kuyruklu bir etek tercihi tamda büyük bedenler içindir. Bu tarz bir kalıpta kol bölgenizde sıkıntınız varsa ister dantelden dikilmiş uzun kol, isterseniz de küçük kol detayları sizi daha zarif gösterecektir. Bir diğer dikkat gerektiren husus da kumaş seçimidir. Mat saten, Dupont saten, Ziberlin gibi kalın dokuda ki kumaşlar gepiyer kalıbınızla birleştiğinde fazlalıkları saklama da birebirdir. Zeminde doğru kumaşı seçtikten sonra dantel tamamen sizin hayal dünyanıza kalmış bir kumaştır dilediğiniz kadar abartabilirsiniz fakat önerimiz ince göstermek istediğiniz yerlerde daha az ışıltı tercih etmenizdir bunun gibi küçük ayrıntılar gelinliğinde içinde sizlerin daha şık gözükmesine yardımcı olacaktır. Peki büyük beden gelinler balık gelinlik giyebilir mi.? Kum saati bir vücut yapısına sahipseniz neden olmasın doğru bir kalıpla bütün modelleri deneyimleyebilirsiniz.

Ayna Gibi Camlar İçin Neler Yapılmalı

0

Ev temizliği denilince akla ilk gelen her daim temiz olmasını canı gölünden istediğimiz cam temizliği olup hepimiz daha kolay silmenin yollarını aramışızdır. Son derece yorucu olan bu iş ciddi kol kuvveti istemekte, peki daha kolay hale nasıl getirebiliriz ve bunun için neler yapmalıyız.

Birçok temizlik ürününü ve son zamanda üretilen cam silme bezleri işlerimizi kolaylaştırmakta. Camlarımızı silerken evimizde bulunan malzemelerden de destek almalıyız biraz kaynar suyun üzerine ekleyeceğimiz beyaz sirke ve sıvı bulaşık deterjanıyla camlarımızı temizleyebiliriz. Yine evimizde bulunan bir kova sıcak suyun içerisine katacağımız birer çay bardağı bulaşık deterjanı, çamaşır yumuşatıcısı, beyaz sirke ve bulaşık makinesi parlatıcısıyla yapacağımız karışımla camlarımızı silip biraz bekledikten sonra mikrofiber bez yardımıyla kurulayarak ayna gibi camlara sahip olabiliriz bu formül aynı zamanda yağmur suyunun camlarımızdan kayıp gitmesini ve daha geç kirlenmesini sağlayacaktır.

Camlarımızı sildik peki ya kurulama sırasında neler yapmalıyız? hepimizin elinin altında olan sarı bez, eski atlet veya eskimiş havlularla kurulama yaparsak hiç istemediğimiz bir sonuçla karşılaşırız örneğin; baş belası küçük toz, tüy ve hav parçaları bunu yaşamamak için gazete kağıdı, çekçek veya mikrofiber bezlerden yararlanmalıyız. Cam silerken bir diğer önemli husus da pencere pervazları bunun için en akla yatan yöntem çamaşır suyu ve bulaşık deterjanıdır bir sünger yardımıyla güzelce köpürttüğümüz pervazlarımızı önce ıslak bezle silip daha sonra da hemen kurulamalıyız pervaz aralarını ince bir şişin üzerine ıslak bez sarıp en dip köşeleri güzelce temizleyebiliriz veya uzun ve sert kıllı bir fırça yardımıyla fırçalayıp kuruladığımızda tertemiz pervazlara kavuşuruz.

Günlük Rutinimiz Ev Temizliği

0

Genellikle ev hanımlarının günlük rutini halini almış ev ev temizliği bekar, evli ve hatta son zamanlarda beyefendilerin de gündeminde. Evimizi temizlerken nerelerden başlarız, günlük, haftalık, aylık ve hatta baharlık temizlik olarak temizliği kategorize edenlerden misiniz.? eğer öyleyse bu yazımız tam da temizlik sevenler ve hatta sevmeyenler için geliyor.


Temizlik yapmak planlı ve programlı yapıldığı sürece son derece zevkli ve insanı iyi hissettiren bir aktivite gibi, aslında özellikle güzelce yapılmış bir ev temizliğinden sonra köşenize oturup bir fincan kahve içmenin insana verdiği keyif paha biçilmez. Bu günlük rutini sıkıcı olmaktan çıkarmak bizlerin elinde. Hemen hemen her gün aynı işleri yapmak can sıkıcı gibi gözükse de küçük püf noktalarıyla kendimizi yormamak da bizlerin elinde. Özellikle gündelik dağınıklığı akşam yatmadan önce ertesi güne bırakmamak uyandığımızda kendimize verebileceğimiz güzel bir hediye gibi, gece yatmadan önce muhakkak etrafı toplamalı, mutfakta ne kadar yorgun olursak olalım asla bulaşık bırakmamalıyız, çöplerimizi muhakkak gün sonunda çöpe atmalı ve evi en az bir on dakika havalandırmak, lavabolarımızı yıkamak ertesi güne sadece ev süpürme işini bırakmak bizleri temizliğe daha da motive edecektir. haftalık temizlik yapmak ise daha detaylı olmalı muhakkak yerler iyice süpürülüp silinmeli haftalık buzdolabı temizliği ve düzenlemesi yapmak mutfak dolaplarını silmek ve camlarımızı silmek , banyoda duşa kabin ve fanyans temizliği yapmak, o kendimizi yıprattığımız aylık temizlik döngüsünden kurtulmamızı sağlayacaktır. Bahar aylarında yapacağımız büyük temizliğin içine ise halıları, perdeleri yıkatmak, dolaplarımızda ki kıyafetleri mevsimine göre ayrıştırmak ve elimizden geliyorsa duvarları silmek gibi daha kapsamlı olmalıdır.


Doğru bir programla aksatmadan yapacağımız ev temizliğini rutinimiz haline getirdiğimizde ve bunu bir yaşam biçimine çevirdiğimizde temizlik yapmanın insana verdiği düzeni ve ferahlığı iliklerinizde hissedip daha az yorulacaksınız. Özellikle yeni serilmiş çarşaflarda uyumanın huzuru başka nerede var ki. Evlerimizin tertemiz kokmasını sağlamak için sabahları seher vaktinde evi havalandırmak ertesi günün negatifliğini üzerimizden atacak ve evimize ezan sesiyle beraber bereket de dolacaktır. Unutmayalım ki gündelik yapacağımız ev işleri evimize olduğu kadar bedenimize ve ruhumuza da iyi gelecektir.

Boğaz Ağrısı ve Öksürük için Bal ve Limon Kürü

0

Sonbaharın sonlarına geldiğimiz şu dönemde birçok insanın başına gelen en belalı salgınlardan biri de soğuk algınlığı. Mevsimsel alerji, boğaz ağrısı ve kuruluğu en zoru da geceleri adeta hayatımızı ve uykularımızı kabusa çeviren ciğerlerimizin yerinden sökülüp de avuçlarımıza düşecek gibi hissettiğimiz şiddetli öksürük ve halsizlik. Bir anda yakalandığımız bu illet hayatımızı zehir etmekle kalmayıp her türlü sosyallikten bizi alıkoyuyor bizi en yoran da geçmeyen o kuru öksürükler ve balgam. Hemen soluğu hastanelerde alsak’ da kolay kolay geçmeyen bu rahatsızlığa elimizden geldiğinizce yakalanmamaya çalışmak en mantıklı yol gibi gözüküyor.

Yaşlısı, genci ve çocuğu kısacası toplum için sıkıntılı bir süreç olan bu hastalık özellikle hanımların hamilelik döneminde size musallat olduysa en fenası gibi gözüküyor. Normal süreçte ilaç tedavisiyle biraz ayaklanıp iyi hissetsek de hamile hanımlar için bu süreçte ilaç tedavisi almak kesinlikle mümkün gözükmüyor, özellikle gebeliğinizin son zamanlarına denk geldiyse bitmez bir çileye dönüşüyor öyle ki şiddetli öksürük rahim kasılmalarını tetiklediği için erken doğum riskiyle bile karşı karşıya kalmak mümkün. İlaç sanayisi bizlere bu rahatsızlıklar için çözüm amaçlı ilaçlar sunsa da içimizde hala daha her rahatsızlıkta suni ilaçlar kullanmak istemeyen insanlar ve gebelik süresince ilaç kullanamayan hamile bayanlar için doğanın bize sunduklarına bakmak bir nebzede olsun rahatlamak ve şifa bulmak mümkün.

Doğal kürlerden en etkilileri her derde deva bal, limon, zencefil ve bir çok antibiyotik etkisi kanıtlanmış bitki bizler için bu süreçte vazgeçilmez yöntemlerden, eğer sizde geçmeyen öksürük ve sürekli tahriş olduğu için kaşınan boğazınıza en uygun doğal tedavi yöntemini arıyorsanız, limon ve bal kürü bunun için birebir tedavi yöntemlerinden.

Taze sıktığınız yarım limonunun içine bir çay kaşığı bal koyup karıştırıp içeceğiniz bu kür sayesinde bir nebzede olsun rahatlama sağlarsınız veya hastalığa yakalanmadan önce önlem amaçlı yarım limon, bir çay kaşığı bal ve bir çay kaşığı zencefil tozunu karıştırıp sabahları aç karnına içebilir ve kendinizi muhafaza edebilirsiniz. Bu süreçte en dikkat etmemiz gereken husus boğazımı sürekli nemli tutmak balgamın kolay çözülebilmesi için su tüketimini arttırmak yine bize yarar sağlayan ayrıntılardan, bir diğer dikkat etmemiz gereken husus da mevsimsel alerji, sobaların yakılmaya ve kombilerin çalıştırıldığı bu günlerde sokakta, toplu taşımada ve insan kalabalığının olduğu ortamlarda maske takmak bizleri bu hastalıktan ve mevsimsel alerjiden koruyacaktır evlerdeyse odayı nemlendirmek boğazımızı rahatlatacaktır.

Geçmişten Günümüze Trençkot

0

1820’li yıllarda ordu mensubu subaylar için, ana rengi haki olarak tasarlanmış asıl amacı sol kalp hizasında trenç parçası olan kısmına çelik bir plaka konularak kalbi herhangi bir tehlikeden korumak amacıyla üretilmiştir. Trençkot avcılıkla ve balıkçıkla uğraşan ve şık giyinmeyi seven İngiliz beyleri tarafından da tercih edilmiştir. 1879’lu yıllara gelindiğinde trençkot gabardin kumaşla üretilerek kullanımı daha da yaygınlaşmıştır.

Günümüzde ise Trençkot denilince akla ilk gelen, İngiliz markası olan Burberry’ nin yaratıcısı ve tasarımcısı Thomas Burberrydir. Neredeyse 200 yılı aşkın bir süredir çeşitli kulvarlarda kullanılan son zamanlarda ise genç yaşlı her kesimden insanın sonbahar ve ilkbahar aylarında severek kullandığı bir giyim parçasına dönüşmüştür. Genellikle dış giyimde gece, gündelik ve iş hayatında genellikle klasik modellerinden şaşmasakda ara ara moda akımlarına ve farklı markaların kendilerine özgü trençkot tasarımları, kalıpları, renk ve farklı kumaş seçenekleriyle sık sık vitrinlerde kendine yer edinmiştir.

Trençkot denilince akla kruvaze kapama ve belde kemer detayı ve tasarıma göre arkada veya ön sağ ve sol yanda roba parçaları akla ilk gelen ayrıntılardandır. Tüm dünyada en çok sevilen rengi bej olsa da hemen hemen her renkte bulmak mümkündür. Her bedende insanda gayet hoş görüntü veren bu tekstil ürünü stilimizin tamamlayıcı parçalarında biri haline gelmiştir.

Genellikle gabardin kumaştan üretilse de kot, süet, deri, yağmurluk, kaşe, keçe, ve ince fantazi kumaşlardan ve hatta dantel kumaşla bile üretilmiş olup her tasarımcı defilesinde bu eşsiz ve modası geçmeyecek parçaya yer vermiştir. Dolaplarımızın en vazgeçilmez parçalarından biri haline gelmiştir. Dilerseniz gece kıyafetleriniz üzerine alabilir, dilerseniz günlük hayatınızda üzerinize alıp dışarı çıkabileceğiniz ve her stile uyan ender parçalardandır.

Sağlıklı Kilo Kontrolü ve Diyet

0


Niyetler mi yoksa Diyetler mi kilo kontrolü sağlamamız da bize yardımcı olur. Öncelikle diyet kelimesinin anlamını öğrenmekle işe başlayalım. Diyet kelimesi Arapça kökenli olup Türkçe anlamı ” islam hukukunda yaralama yada öldürme durumlarında, suçlunun ödemek zorunda olduğu akçe.” anlamına gelmektedir. Türkçe karşılığında da anlatıldığı üzere diyet yapmak aslında bedenimize ve ruhumuza bedel ödetmektir. Uzun veya kısa vadede yapılan diyetler belli bir zaman sonra kişiyi sıkmakta ve mutsuz etmekle kalmayıp bıkkınlık sonrası gelen ani iştah artışlarıyla onca emek verilerek sürdürülen bu süreci tamamlayamayıp aksine verilen kilonun da üzerinde bir kilo artışıyla kişiyi mutsuzluğa sürüklemektedir, adı üzerinde diyet etmek bedel ödemektir, ya siz iştahınıza bedel ödetirsiniz yada iştahınız size bedel ödetir.


Sağlıklı kilo vermek isteyen kişilerin ilk önce bilinçaltlarından diyet kelimesini tamamen silip bunun yerine sağlıklı yaşamak adına yapılabilcek en güzel şey tabi ki de birçok uzmanında söylediği üzere yaşam stilinizi değistirmektir. Bu değişim kısa vadeli değil köklü bir değişim olamlıdır peki kişi neler yapabilir. Uyku saatlerine, gündelik alışkanlıklarına, mutfak düzenine, market alışverişlerine ve en önemlisi hareketsiz bir yaşamdan hareketli bir yaşama geçiş yapması kişiye sağlıklı bir şekilde kilo kontrolü sağlamasında çok büyük yarar sağlamaktadır.


Çağımızda kilo kontrolü sağlamak adına birçok metot geliştirilip işin uzmanları tarafından bizlere sunulmakta. Her ne kadar diyet kelimesinden hoşlanmasak da artık günümüzde etrafımızı diyetisyenler, yaşam koçları, özel spor hocaları ve birçok medıcal işlemle kısa yoldan kilo vermemizi adeta garantilediklerini söyleyen kişi ve sistemlerle çevrilmiş durumda bu da takdir edilir ki birçok kafa karışıklığına sebebiyet vermekte. Peki kafamız da bu kadar soru etrafımızda bu kadar çok listeler, söylemler, öneriler varken bizler nasıl doğru şekilde kilo vermede en iyi yolu kendimizce bulacağız. İşin özü ilk önce kendimizi, bedenimizi, ruh sağlığımızı tanıyarak işe başlamalıyız hangi dönemlerimiz de daha çok kilo alıyor ve hangi dönemlerimizde daha çok kilo veriyoruz. Mutluyken mi yoksa mutsuzken mi daha çok iştah artışı yaşıyoruz hangi besinleri yediğimizde sindirim sistemimizde rahatlama veya rahatsızlanma hissediyoruz, su ile aramız nasıl günde ne kadar çok su içiyoruz veya sudan ne kadar çok kaçıyoruz. Günlük hareketlerimiz sadece işten eve veya evden markete kadar mı kendimizi iyi hissetmek adına en son ne zaman yürüyüş yaptık veya bir spor aktivitesi içinde olduk çocukluğumuzdan bu yana en son kan ter içinde ne zaman kaldık ? bu sorulara cevap bulduğumuzda artık diyet listelerine, diyetisyenlere, zayıflama adı altında bizlere sunulan her türlü ürüne ve sisteme ihtiyacımız kalmayacağını fark etmiş olacağız ve değişime ilk önce bilinçaltımızla başlayacağız ve hayatımızı buna göre şekillendireceğiz.

Sağlıklı yaşamak sadece ve sadece bizim elimizde fark ettiğimizde ise sağlıklı bir bedene kavuşmuş olacağız.

Yerli ve Milli Arabamız TOGG

0


Tüm Türkiye’nin neredeyse yıllardır beklediği yerli ve milli arabamız TOGG 2022 yılının 29 ekimin de tamda cumhuriyet bayramının coşkuyla kutlanıldığı bir günde büyük bir törenle ilk serisi banttan çıkarak tüm vatandaşlarının beğenisine sunuldu.


Yerli ve milli arabamız TOGG’ un tüm detaylarını bizlere sunulduğu kadarıyla sizlere aktarmaya çalışacağız. Otomotiv dünyasında birçok alan da yenilikler bizi bekliyor. Modern çağda iklim kriziyle karşı karşıya kaldığımız tehlikenin kapıda olduğu bir çağda yenilikçi ve çevre dostu alternatiflerin öne çıktığı bu günlerde TOGG bizlere yenilikçi yaklaşımı ve doğacı tavrıyla adeta yeni bir kapı açıyor.


Doğamızın her gün biz insanoğlu tarafından kirletilip, yok edildiği bu çağda elektrikli araba üreterek diğer rakiplerinin aksine fosil yakıt kullanmayarak gönüllere hitap eden TOGG modern ve üst segment rakipleriyle yarışacak hatta alt edecek görüntüsü ve dizaynıyla otomotiv piyasasına yeni bir vizyon katmaya gelmiş gibi gözüküyor. TOGG’ un avantajlarından birkaçı özellikle en önemlilerini bir başlık altında toplamak gerekirse
Egzoz, egzoz muayenesi, egzoz muayene ücreti, emisyon, benzin ve benzin deposu, kapı kulpu ve bizce en önemlisi çevre kirliliği ve ses olmaması TOGG’ un en önemli avantajlarından sadece birkaçı. Akıllarda ki en önemli soru ise şüphesiz elektrikli olarak üretilen bu araçların şarj ve şarj istasyonları nerelere kurulacağı ve yeterliliği, herkes gibi bizim de aklımızda ki temel soru herhangi bir şarj istasyonuna bağlı kalmadan da evlerimizde arabamızı şarj edebilecek miyiz? Arabanın tanıtımında bizlere söylenildiği gibi evlerimizde de arabamızı şarj etmemiz mümkün hat da iş yerlerinde şarj edildiğinde ortalama 0,80 TL, evimizde şarj ettiğimizde 0,47 TL, istasyonlarda şarj ettiğimizde ise 1,38 TL km başına elektrik yakacak.


TOGG’ un dış dizaynından bahsedecek olursak; Özellikle Türkiye’nin eşsiz güzelliklerinden yola çıkılarak 6 farklı renk seçeneğiyle otomotiv pazarında yerini alamaya hazırlanıyor. Arabanın renkleri yurdumuzun doğal güzelliklerin olan TOGG’ un doğduğu topraklar olan GEMLİĞİN sularının mavisini, Anadolu insanının tutkusuyla bütünleşen kırmızıyı, Kula’nın doğal yapısı kayaçlarının grisini, KAPADOKYANIN göz bebeği peri bacalarının kum bejini, eşsiz doğası ve yapısıyla dünyada ün salmış Pamukkale travertenlerinin beyazını ve son olarak Oltu taşının gece gibi siyahlığından esinlenilmiş ve tüketicinin beğenisine sunulmuştur.

2023 Kış Modası Neler Getiriyor?

0

Sonbahaharın tamda ortalarına doğru gelmişken, dolaplarımızı artık trençler, tunikler, mevsimlik kaplar dan ayrıştırmanın tam zamanı. Bütün bu mevsimlik kıyefetlerimizin yerini kazaklara, hırkalara, yumuşak polarlara, bere, atkı ve havlı kumaşlardan üretilmiş aklınıza gelebilecek her türlü tekstil ürünlerine bırakmak üzere. Günümüz şartlarında yeni bir dolap düzmek her ne kadar bütçeleri zorlasada ana ve modası geçmeyecek parçalarla önceki yıllardan kalma kıyafetlerimizle kombinleyebiliriz. Sürdülübilirlik ve doğayı korumak felsefesinden yola çıkarak özellikle dolaplarımızda modası geçmeyecek olan parçalara yer verip hem bütçemizi koruyup hemde sosyal ve kültürel hayatımızda göz önünde olabiliriz.


Bu kışta yine vazgeçilmez parçalardan olan oduncu gömlekleri, salaş hırkalar, deri ceketler, içi polarlı taytlar hafifliği ve spor görünümüyle günlük ve iş hayatımızda kullanabileceğimiz sıcacık şişme kabanlar her daim şıklığı rahatlığa tercih edenler için rengarenk kaşe, keçe, kaşmir ve kalın iplerle dokunmuş triko kumaşlardan kabanlar vitrinlerde ki yerini yavaş yavaş almaya başladı bu süreçte yenilik isteyenler için modanın bizi yönlendirmesiyle değil de her daim giyebileceğimiz kendi tavrımızı, yaşam biçimimizi, zevklerimizi ve bütçemizi düşünüp ona göre alışverişlerimizi gözden geçirmeliyiz.


Herhangi bir tekstil ürününü almak istediğimizde aklımıza gelen birkaç soru olmalı örneğin;” Ben bunu günlük hayatımın hangi evrelerinde kullanabilir ve dolabımda ki hangi parçalarla kombinleyebilirim ve gerçekten bu sezon, bu ürüne ihtiyacım mı var ? Yoksa sadece moda akımlarına ve tüketim çılgınlığının sihrine kapılıp mı bunu almak istiyorum? ” kendimize bu soruları sorduğumuzda gerçekten o an dönüp ihtiyacımız olana yönelebiliriz.

Havaların yavaş yavaş soğumasıyla kış sezonunun bize sunduğu alternatiflere kısaca göz gezdirelim. Her yıl olduğu gibi bu kış sezonun da gözdesi rengarenk kabanlar, kazaklar, trikolar ve polar kumaştan dikilmiş bütün parçalar zevkimize sunulmuş durumda. Suni deri ceketler, taytlar özellikle şık duruşuyla bilinen scuba süet ve dalgıç adı verilen kumaşlardan imal edilmiş trençkot, tunik, pantolon, etek, ve taytlara göz gezdirmenizi tavsiye ederiz.

Vücut Tipleri Nelerdir?

0


Her yaş ve kiloda ki insanların temel sorunlarından biridir vücud tipleri ve yakışanı giyme problemi. Bazen hepimizin ayna karşısında saatlerimizi harcayıp yinede asla kendimize yakıştıramadığımız giyip giyip çıkardığımız o cinnet dakikaları.
Bu tarz anlarımızda bize yol gösterecek tek çare vücut tipimizi iyi tanımalı ve ona göre alışveriş etmeliyiz. Nedir bu vücut tipleri neye göre kategorize edilir ve kaça ayrılır.

X VÜCUT YAPISI

Bu tarz vücut yapısına sahip hanımlarda ilk gözümüze çarpan incecik bir bel ve birbirine doğru orantılı bir şekilde göğüs ve basen ölçüleridir. Her türden kıyafeti rahatlıkla giyip üzerine yakıştıran şanslı hanımlardandır fakat bu vücut tipinin bir dezavantajı bol kıyafetler giydiğinde özellikle bel kısmı salaş duran kesimler ve kalın kemerler daha iri görünmelerine sebebiyet verir. Özellikle abiye giyimde balık modeller, kalem etekler, ispanyol paça pantolanlar adeta bu vücud için üretilmişlerdir.

V VÜCUT YAPISI

Bu bedende ki hanımlarda ilk göze çarpan omuz genişliğidir, omuzlara oranla göğüs ve basenler en az yüzde 5 daha geniştir. Gözümüze çarpan bir detayda bu yapıda ki insanların bel ve bacak inceliğidir adeta omuz başından ayak ucuna kadar başlığımızda belirttiğimiz gibi bir V şeklinde gözükürler. Bu kişilerin üst bedenden çok alt bedeni öne çıkaran kıyafetler tercih etmeleri aynada doğu orantıyı yakalayabilmelerini sağlar. Üst parçalar her daim abartısız ve geri planda tutulmalıdır.

A VÜCUT YAPISI

Bu beden yapısında ki hanımlarda basen her daim omuzlardan yüzde 5 daha geniştir. Genellikle dar omuzlara, ince kollara ve düz bir karna ve ince kusursuz bacaklara sahiptirler. Burada dikkatleri üst bedene çekmek dekolteye yer vermek alt bedende daha abartısız parçalar tercih etmek size aradığınız doğru şıklığı sunacaktır. Bu beden de dikkat edilmesi gereken şey özellikle bel bölgesini kalın gösterecek geniş kemer ve bol kıyafetlerden kaçınmaktır.

H VÜCUT YAPISI

Bu beden yapısına sahip hanımlarımız her daim daha düz hatlara sahiptirler. Omuz, göğüs ve basen aynı genişliktedir, bel hattı ve göğüsler daha düzdür. Genellikle atletik yapıda olup sporcu görüntüsüne sahiptirler. Kıyafet tercihleri her daim daha düz hatlara, kupsuz modellere, dar pantalon ve ceketler için daha elverişlidir. Bedeni saran triko bant elbiseler, drapeli abiyeler bu bedene yakışan modeller arasındadır.

O VÜCUT YAPISI

Bu bendede ki hanımlar yuvarlak görüntüsüyle dikkat çeker genellikle göğüsler büyük ve karınları vardır. Bu orantıya göre bacaklar daha daha zayıftır. Salaş kesimler ve düz uzun gömlek, tunik ve bluzlar önü açık şekilde giyildiğinde sizi olduğunuzdan daha doğru orantılı bir görünüme sevk edebilir. Eğer bu yapıda bir kişiyseniz dar ve kısa ceketlerden uzak durmalı ve üst bedende daha sade olmaya özen göstermelisiniz.

Doğru ve size yakışan, içine girdiğinizde sizi rahat, şık ve huzurlu hissettiren parçaları seçmek bedeninizi doğru tanıyıp ona göre seçimler yapmaktan geçer, sırf çok beğendiğiniz veya o an ihtiyacınız olup almak zorunda olduğunuz veya mankende vitrinde çok beğendiğiniz için özellikle internet ortamında beğenip aldığınız her parça size, zaman zaman hüsran olarak dönebilir bu hem vakit hemde nakit kaybıdır tavsiyemiz deneyerek ve dokunarak alışveriş yapıp doğru parçayı seçmenizdir.

Moda Sektöründe Alaylı mı Okullu mu ?

0

Günlük ve sosyal hayatımız da yeni insanlarla tanıştığımız da akla gelen mesleki sorulardan biridir bu soru ” Alaylı mı Okullu mu ?”

Bu soru sorulunca akla gelen ilk meslek belki de bir çoğumuzun da bildiği üzere “Terzilik” mesleğidir. Mesleki olarak eğitim almak her ne kadar yasal süreçte diploma almak için gerekli olsa da bu meslek de asıl olan el becerisi ve doğuştan gelen yeteneğinizdir .Terzilik mesleğine gönül verenler ,terzi olmak için kurslara gidenler, terzilik öğrenmek için okul okuyanlar ve bunların hiç biri olmadan içsel bir güdüyle doğuştan terzi olanlar .

Terzi olmak bir kumaşa hayat vermek, onu işlemek , dümdüz bir kuştan bazen bir yumak ipten türetip kesip biçip adeta bir mimar gibi şekil verip bir mühendis gibi kalıp hazırlayıp bir duvar ustası gibi parçaları birleştirip bir başka bedene, bir başka zevke, bir başka insana sevdirip, beğendirip kabul ettirip en sonunda o eline sağlık cümlesini duymaktır. Bu cümle çokça sabır gerektiren bu işi yapan bir birey için duyulabilecek en güzel cümle olup bütün yorgunluğunu bir çırpıda unutturabilir. Sabırla harmanlanıp sevgiyle birleştiğinde en zorlu modeller ,istekler bile bir terzi için zevkle geçirilecek zamanlardır adeta terapi gibidir dikmek , makasın sesi makinanın tıkırtısı ,ütünün tıslaması bu mesleğe gönül verenler için en hoş sadadır.


Terzi ve Moda tasarımcısı arasında ki en temel fark şudur ,terziler bir kumaşı dokunduğunda hissettiğinde o kumaştan nasıl bir model çıkacağını o an karar verir kafasında saniyeler içinde çizer ,biçer ,diker ve kişiye giydirip öyle kişiye yol gösterir. Bir terzi kalıp çıkarmayı, kumaşı biçmeyi ,prova almasını ve dikmeyi iç güdüsel ve alaylı bir şekilde öğrendikleriyle birleştirip ürünü ortaya çıkarırken , moda tasarımcısı genel olarak sadece tasarlamak ve çizim yapmakla ürünü ortaya çıkarmak için çalışır temel mottoları budur ama bilinmelidir ki terzilik bilmeden tasarımcı olunamayacağıdır o vakit de bu meslekte alaylı ve okulu olmak gelecek planları için ayrılmaz bir bütündür.

Bu mesleği öz benliklerinde hissedenler tasarlayıp dikme hayali kuranların en temelde bilmesi gereken şudur ki sevgi ,sabır ve mesleğe duyulan aşk olmadan bu işi yürütemeyecekleridir, oldukça meşakatli bir yol olup zaman zaman saç baş yoldursa da severek yapanlar için aşktır terapidir terzilik eğer sizlerde saatlerce atölyede çalışıp sanki o anca vakit geçmemiş gibi hissediyorsanız bu meslek tam size göre olmalı bundan emin olabilirsiniz ,çokça pratik yapmak sizi devamlı geliştirir kumaşa dokunmaktan makasla kesip biçmekten asla korkmayın ne kadar özgür olursanız o kadar gelişirsiniz ve geliştikçe ortaya sanat eserleri çıkara bilirisiniz keyfini ve verdiği hazzı bilenler için vazgeçilmezdir terzilik.